İSA MESİH VE İNCİL HAKKINDA

Kutsal Kitap’ın İslamiyet’e Bakışı

Neden Kuran-ı Kerim’i kabul etmiyorsunuz?

Müslüman arkadaşlarımızın en çok sorduğu sorulardan bir tanesi de, “Biz sizin kitabınızı kabul ediyoruz, siz neden bizim kitabımızı kabul etmiyorsunuz” sorusudur. Bu soruyu soran kişilere, ‘kabul etmenin’ ne demek olduğunu sorarız. Bize göre kabul etmek, içeriğini bilip mesajına tam olarak inanmak demektir. Bu tür soruları bize soran arkadaşlarımıza biz de soruyoruz: “Sen gerçekten İsa Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olarak bütün insanların günahı için ölüp dirildiğine inanıyor musun? Çünkü İncil’in net olarak anlattığı Mesih budur.” Aldığımız cevap, “Hayır! Biz O’nu sadece peygamber olarak kabul ediyoruz” şeklinde oluyor. O zaman “Biz sizin kitabınızı kabul ediyoruz” diyen kişi, İncil’in asıl mesajını kabul etmiş değil inkâr etmiş oluyor.

Tevrat, Zebur ve İncil’de açıklanan Tanrı’nın kurtuluş planına göre her şey Mesih İsa’da tamamlanmıştır, böylece Mesih’e iman eden her can bütün günahlarından aklanmış olur (bkz. Yuhanna 3:16-18, Elçilerin İşleri 4:12, Romalılar 3:21-31). Dolayısıyla Tanrı’nın İncil’le birlikte son noktayı koyduğu bu mükemmel mesaja sonradan bir ilave yapması mümkün değildir çünkü daha önce mühürlemiş olduğu mesajın yetersiz ya da geçersiz olduğunu kabul etmiş olduğu anlamına gelirdi. Aksine Tanrı’nın kendi sözlerini geçersiz kılması O’nun karakterine ve sıfatlarına aykırıdır. Tanrı’nın ilk sözü son sözü kadar geçerlidir. İkinci olarak İncil, kendisinden sonra başka vahyin gelmeyeceğini vurguluyor. ‘Vahiy’ adını taşıyan İncil’in son bölümünde İsa Mesih’in “Alfa ve Omega1, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben’im!” diyen sözleri kaydediliyor (Vahiy 22:13). Daha önce belirttiğimiz gibi İncil, Tevrat ve Zebur diye bilinen Eski Antlaşma’nın yazılarının devamı ve tamamlayıcısıdır. Bunlar bir bütün oluşturur ve İncil’de İsa Mesih’in gelişiyle Tanrı’nın son sözünü söylemiş olduğunu görüyoruz (bkz. İbraniler 1:1-2). Böylece eğer İsa Mesih son beklenilen ise başka birini beklemek ne kadar doğru olur?

Son olarak, Kuran Hristiyanlığın köşe taşları olan birçok önemli gerçeği kabul etmiyor. Kutsal kitapları iyice karşılaştırmış olan kişilere sorarsanız, aralarında ne kadar benzerlikler gözüküyor olsa da, (ki bütün dinler arasında belirgin ahlaki ortak noktaların olması doğaldır) birçok ciddi farklılıklar da vardır. Özellikle İsa Mesih’in kimliği ve ölümü konusunda Kuran Tanrı’nın önceden Kutsal Kitap’ta belirtmiş olduğu asıl gerçeklerden tamamen ayrılıyor ve hatta kendi içinde çelişkiye düşüyor. Tevrat, Zebur ve İncil tutarlı bir şekilde Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğunu, dünyaya gelip bütün insanların günahına karşılık çarmıhta öldüğünü ve kurtuluşun sevaplarla değil, Mesih’e olan imanla mümkün olduğunu söylüyor. Fakat Kuran’a baktığımızda bu üç gerçeği kabul etmiyor.2 Bunlar da sıradan unsurlar değil, Tevrat, Zebur ve İncil’de açıklanan Mesih İnancı’nın temel taşlarıdır. Bunları inkâr etmek Tanrı’nın Sözü’ne ihanet etmek demektir.

Aslında Tevrat’ta başlayan Tanrı çizgisi hiçbir zaman değişmedi. Zebur aynı çizgiden ilerler ve İncil bu ilahi çizgiyi tamamlar. Bu üçü tamamen ahenk içerisinde Tanrı’nın İsa Mesih odaklı insanları kurtarma planını açıklar. Bizim Kuran’ı bir Tanrı esini olarak kabul etmememizin esas sebebi Mesih odaklı bu çizgiden ayrılmasıdır. Yoksa Kuran Tanrı’nın Tevrat’ta başlattığı ve İncil’de devam ettirdiği çizgiye sadık kalsa özellikle ona inanmamak gibi bir lüksümüz olur mu? Yoksa Tanrı’nın sözlerine inanan (ehli kitap) bizler neden Tanrı’nın gönderdiği vahiye isyan edelim? Birçok insanın sandığının aksine bu bir ‘taraf tutma’ meselesi değil. Keşke Kuran’ın öğretisi Kutsal Kitap’ımıza uyuyor olsa, o zaman bu sorun biter. Ama gösterdiğimiz gibi Kuran birçok önemli konularda Tanrı’nın Kutsal Kitap’taki çizigisinden ayrılmaktadır. O yüzden ya baştan Tanrı’nın gösterdiği çizgiye bağlı kalacağız ya da sonradan gelen Kuran’nın yeni çizgisine tabii olacağız. İkisi bir arada olamaz. Hangisinin Allah’ın sözü olup olmadığına karar vermek, her insanın kişisel araştırmasına bağlıdır. Bizler kendi Kutsal Kitap’ımıza inanıp insanların okumasını teşvik ettiğimiz gibi, aynı şekilde Müslümanların da Kuran’ı inceleyerek okumalarını teşvik ederiz. Yine de şunu vurgulayalım ki, bazı temel konularda farklı inansak da Müslüman dostlarımızı her zaman için sevgiyle kucaklıyoruz, nitekim insanın dini ne olursa olsun ortak değerimiz daima sevgi olmalıdır.

 

1 İncil’in yazıldığı Grekçe dilinin ilk ve son harfleridir.

2 Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğunu reddeden ayetler: Tevbe (9.) Süresi, 30. ayet,  Meryem (19.) Süresi, 88-92 ayetler. Mesih’in ölümünü reddeden ayetler: Nisa (4.) Süresi, 157-158. ayetler.

 

 

Soru Listesine Dön
Önceki Konu  Sonraki Konu